Haftanın Filmi*leri

  • Guzaarish

25 Haziran 2015 Perşembe

YOLUM AŞKA DÜŞTÜ * MERAL KIR {Spoinin alasını içerir}



      "Bir insana yapılacak en acımasız duaydı: Nefretin ve aşkın aynı kalbe ait olsun demek."



  Merhabalar,


    Bugün sizlere iki gün önce bitirdiğim ama hala iliklerime kadar etkisini hissettiğim bir kitabı yorumlayacağım. Sancaktarlar'ın yakışıklı,çapkın küçük oğlu Ahmet'in kitabı. Aylardan Aşk'ı ve Aşkı Seçtim'i okumuştum ve inşallah uygun bir zamanda tekrar okuyup yorumumu yapacağım.


    Malum artık sınavlar bitti sırada tercih dönemi var.Bunun anlamı kitaplarıma kavuştum ve hemen okumaya başladım.Ahmet ve Sena'nın hikayesini bir günde bitirdim.Benim favorim karakterim Yağız olmasına rağmen şunu söyleyebilirim ki üç kitap içerisinde beni en fazla etkileyen kitap Yolum Aşka Düştü oldu.Tamı tamına iki saat aralıksız ağladım  ve kitap bitti ben hala ağlıyordum.Hayır hayır durun mutsuz son değildi gayet de mutluydu.Olabilecek en muhteşem sonda buluştuk.Şükürler olsun:)



   Sena Tekin,bir daha dünyaya gelirse aşık olacağı adamı insan ırkından seçmeye karar veren şaşkın akademisyen.


    Ahmet Sancaktar,önce Sena'yı öpüp sonra, "Pardon ya ben senin ağabeyin sayılırım," diyen hödüğün ta kendisi.



    Böyle başlayan bir kitaptan nasıl kötü şeyler beklenir ki zaten.



    Her bölüm başındaki şehirler beni benden aldı.Her birine bayıldım. Zaten artık bunlar yazarımızın imzası haline geldi.Her kitabında bunları arıyor gözlerim ve bulunca deli gibi seviniyorum.

    İstanbul
    Ankara
    İzmir
    Edirne
    Trabzon
    Antalya
    Şanlıurfa
    Eskişehir
    Diyarbakır
    Bursa
    Samsun
    
  Her birinin yazısı huzur verdi bana.Yüzümdeki gülümsemeye sebep oldu.






    Kitap Asya ve Doruk'un düğümüyle başlayınca deli mutlu oldum.Deli dolu Asya'mız ile uyuz oğlumuz Doruk'un düğününü de okumuş olduk. Adeta kitabın her zamanki gibi müthiş olacağını fısıldıyordu. Sonra birden Sena'nın düğününe atlayınca bir anda şok oldum." Allah " dedim. Zaten Ahmet'in o malum haliyle dakika bir ağlamaya başladım.


  Ve sonra baştan tüm gelişmelere 'merhaba' dedik. Ahmet hödüğüne sinirlenmemek elimde değildi. Beyefendi önce öpüyor sonra pardon diyordu pişkin pişkin. Sanki karşımda Ahmet varmış gibi saydırdığımı söylemeden geçemeyeceğim.

  Efe'nin ölüm haberini alınca nedense garip bir şekilde katilin Onur olduğunu düşündüm.Onur'dan zerre haz etmiyordum. Zaten sonra dolaylı da olsa haklı olduğumu öğrendim. Cinayet olayından sonra Asya'yı aramasına rağmen Ahmet'in cevap vermesi kaderin onlara oynadığı en güzel oyundu.

   Ahmet'in Sena'ya takılmaları ve Sena'nın şapşal hallerinde kahkahalarımı tutamadım.İkisinin arasında yaşanan didişmeler öyle güzeldi ki. 

 
    Bu andan itibaren yorumlarıma sayfa sayfa aldığım notlarla devam edeceğim .:)


    Sayfa 77 : Sevgili Sena , konuşurken Türkçeyi dikkatli kullanmamız gerektiğine dair çok önemli bir vurgu yaptı. "Yatağını benimle paylaştığın için." Ahh be saftirik kızım öyle dersen yılların çapkının ne düşündüğüne kızmayacaksın.:)Ayrıca resmen çocuğa sana uluslararası alanda şampiyonluk getirecek derecede (abartmıyorum Ahmet'in yüzünün değeri hakkında bilginiz var mı sizin ?) tekmeler atmak da ne demek.Bahsettiğim kişi Ahmet Sancaktar ve ona tekme atmak...

  
    Sayfa 78 : Saçlar ile ilgili sohbette Ahmet benim için en büyük potu kırdı. "Onu neden ilgilendiriyormuş ki?" Sevgili Ahmet'cim tanıştırayım Onur, Sena'nın sevgilisi. Hayır yani bir itirazın varsa belirt. :)

    Sayfa 81 : Şu saksının içine gömülü halde bulunan malum mektuptan bahsediyorlardı. Sena yine boyuna bakmadan dikleniyordu ki Ahmet ağzının payını verdi. "Islakken tartılsan elli kiloyu bulmazsın,neyine güvenip , kime meydan okuyorsun?" Evet burada kitabı bırakıp deli gibi güldüm. Haklı yani artistlik yapıyor da başındaki belanın farkında değil akademisyen hanım :)

    Sayfa 89 : Ahmet ve Sena'nın hakaret anlayışları beni benden aldı. Ahmet'e tatlı ve incesin demiyormuşuz ona göre :)

    Sayfa 113 : 'Genç adamın üzerinde flört edilemez yaftası vardı.' Allah'ım burada saçımı başımı yolmak istedim. Sena'ya sinir olmaya başladığım anlardı galiba. Kendince saçma fikirlere kapılıp sözde aralarına set çekiyordu. Hıhıh Sena sen öyle san.

   Sayfa 116 : "Ya gider çantanı alır ve benimle gelirsin ya da seni yine öperim." Yavaş gel Ahmet. Adam şaşırdı resmen. Pardon diyen bu değil miydi ? Bir anda adamımız kızın nişanlısını kıskanmaya ve onu öpücükle tehdit etmeye başladı. Tövbe tövbe. Yani hadi ama burada aklına bazı şeylerin dank ettiği tek ben olamam değil mi ? :D
  
    Sayfa 125 : Sena'nın kendisini tanımadığını ima ettiği sözden sonra Ahmet'in tespitleri beni benden aldı. O an elim belimde 'Kim kimi tanımıyormuş Sena? 'sorusunu kitaba girip sormak istedim ve tabii ki bir önceki sayfada yer alan "Eğer dilinden dökülen kelimelerin anlamını yüreğinle hissettiremiyorsan ,söylediklerinin hiçbir önemi yoktur." cümlesini Ahmet alıp çok güzel Sena'ya iade etmiş oldu.
  

    Sayfa  131 : Sena Ahmet bakışması . Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ifadesi öyle yerindeydi ki. Ahh Ahmet'cim başına geleceklerini bir bilsen :)

    Sayfa 143 : Burayı atlamak istemiyorum. Çünkü biricik Yağız'ım ikinci kızı Hayat'ı okudum. Allah'ım sanki benim çocuğum gibi sevindim. Zaten Yağız'ın demek benim demek de neyse o konuya girmiyorum :))

    Sayfa 158 : Sena'yı kaçırmak için Ahmet ve Mehmet'in planı bizimkilerin işine geldi. Ahmet , Sena'yı öpünce her ne kadar inkar etse de büyülenmişti bile. Yavaş yavaş Sena'ya doğru çekilmeye başlamıştı bile.

    Sayfa 169 : Sena , Onur'dan ayrılırken gerçekten korktum. Çünkü Onur'a karşı nedense içimde korku hissettim hep. Çünkü garip bir şekilde saplantılı halde Sena'yı sevdiğini düşünüyordum. Düşüncemde yanılmadığımı ise sonra anladım. Başlarına bir şekilde bela olacağını sezdim ...

     Sayfa 176 : "Bir insanın canını en çok yakan , dilindeki keşkeleridir." Tanem sonuna kadar haklıydı. O sevdiği adam için sonuna kadar savaşmıştı. Ama daha Sena en başından pes ediyordu. . Orada bir an Sena'nın Ahmet'i hak etmediği düşüncesine kapılmakta haklıyım bence.

    Sayfa 178 :Ahmet ve Rüya'nın tam yemelik halleri. Allah'ım sen gibi bir dayı,baba,koca,sevgili bıla bıla kim istemez ki. Okurken resmen dibim düştü , zor topladım. Yetkili mercilere duyurulur sonra bu kızlar neden evde kalıyor :)

    Sayfa 191 : Bu sayfada uzun sayılabilecek zamandan sonra kahkahama engel olamadım. Sena'nın şaka da olsa Yunanistan'a kaçma teklifini düşünmesi harikaydı. Hayır bana diyecekti beşinci dakikada valizim hazır , onuncu dakikada bileti almış olurduk. Ama işte herkes böyle fırsatları fark etmiyor.Ve güzelim oğlana 'yontulmuş odun' dedi. Tamam kabul Ahmet sonuna kadar hak ediyor :D

    Sayfa 213 : 'Canı acıyan bir çocuğun dilinden dökülen ilk kelimedir anne.' Bunu okurken kendimi bir an Sena'nın yerine koydum. Öyle kötü hissettim ki kendimi. Sena yıllardır ne kadar kalabalık bir çevreye sahip olsa da derinden yalnızdı..

    Sayfa 223 : Allah'ım galiba bundan büyük şaşkınlık yaşamadım kitapta. Kil,toprak ve Ahmet. Kitabı okumayı bıraktım ve bunu sindirmeye çalıştım. Evet bizim uslanmaz ,çapkın Ahmet Sancaktar'ımız ve bu meziyeti . Yaa bir adam bu kadar mükemmel olmamalı. Cidden kadın ırkına haksızlık denen şey bu.

     Sayfa 231 : Daha fazla şaşırmamak demiştim evet. Ama burası da başlı başına bir şoktu. Hani bekliyordum ama böyle hazırsız yakalandım.Ama nasıl sevindim okurken.Vuslat gerçekleşti sonunda.

     Sayfa 236 : Okurken tereddüt ettim. Galiba farklı kitaba geçtim diye düşündüm bir an. Ahmet ve sözleri. Sena ile ben paramparça oldum sanki.O an Ahmet'i paramparça etme isteğiyle dolup taştım. Ama yanılmışım.. İyi ki :)
   
     Sayfa 262 : Esra'dan haz etmemiştim pek evet ama ölümü cidden ürpertti beni. Üzüldüm onun için. O da ruhen yaralıydı bir bakıma.Bir ara katilin o olabileceğini bile düşünmüşken bu ölüm ani oldu .

     Sayfa 285 : Seni gidi Ahmet seni gidi. Adama bakın yaa planlar yapılmış .Sena,polis gözetiminde bir eve koyulmuş. 'Hissettiği eksiklik duygusundan uzaklaşacağını.. ' ula Ahmet aşık oldun haberin yok. Bu yakışıklı da elden gitti.

     Sayfa 288 : Helal olsun Sena. Ohh hak ettin bunu her şeye rağmen Ahmet Sancaktar. Yani evet bir an korktum gitti dağ gibi oğlan diye ama Sena kıyamayıp yine kaynatmamış suyu. Beyefendi sevdiceğine dua etsin :)




"Buz üşütür , ateş yakar,insan doğar ve ölürdü."


     Sayfa 304 :  Burada tarifsiz bir rahatlama duygusu yaşadım. Ahmet kendisini açıklamaya çalıştı. Her ne kadar Sena dirense de duvarları yıkıldı bence. Hele "O gecenin her anı ve sen ,pişman olamayacağım kadar güzeldiniz." bu sözlerde ben erimişken kim bilir Sena yavrum ne hale geldi. Her ne kadar lafı çarpıtsa da bariz bir şey bu.

     Sayfa 308 : "Ya da belki sana bir daha dokunma şansım olmaz diye korktum..Ya da beni unutmanı istemedim." Burada bıçak yemiş gibi oldum. Yani nasıl anlatılır bilmiyorum.Bu cümlenin anlamı öyle derin ki. İlmek ilmek işledi içime.

     Sayfa 329 : Sena'nın her şeyi yanlış anlamasıyla ikinci beraberlik yaşandı. Sena belki intikam istedi belki canını yakan adam ilacını aradı bilmiyorum. Ama bu sahne bile sonra olacakların provası gibiydi.

     Sayfa 334 : Mektup ... Kelimeler düğümleniyor boğazımda. Ne yazılır bilmiyorum. Sena'nın çaresizliği , Ahmet'in hayal kırıklığı , uyanışı vs. İkisinin de yerinde olmak isteyeceğim en son şey belki de. Öylesine can yakıcı bir durum ki. :(

     Sayfa 360 : Sevilay'ın ölümü ve gerçeklerin az da olsa ortaya çıkışı.Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yoktu okurken.

     Sayfa 376 : İşte burada tutamadım artık kendimi.Düğün haberini vermelerinin üzerine Serra 'nın Ahmet'e desteği ve Ahmet'in aşkı kabullenişi.Gerçekten böyle olmamalıydı kabullenişi ama kader. Ne yazık ki ne Ahmet ne de Sena ön yargılarından kurtulup kavuşamamışlardı.

     Sayfa 392 : Onur'u öldürmek için birçok sebebim var. Hani bir elime verseniz. Zaten Ahmet için o düğün, hayatında cehennemi yaşamakla eşdeğerdi. Ama Onur pisliği (daha kötü ithamlarım var ama ortam müsait değil) yine pislik olduğu kanıtladı.Ahmet'in canı yanarken sanki benim canım yandı sanki camlar teker teker benim tenimle buluştu. Şimdi bile hatırladıkça öyle kötü oluyorum ki.

     Sayfa 401 : Buradan sonrasını nasıl yorumlarım bilmiyorum. Çünkü Mehmet'i okurken hıçkıra hıçkıra ağladım.'Onun için Ahmet'in yaşamasından daha önemli olan bir şey yoktu.Mehmet ona bakardı.Eli ayağı olurdu,böbreğini,kalbini ona verirdi.Yeter ki Ahmet, varlığıyla onun dostu,kardeşi ve dayanağı olmaya devam etsin,o her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdı.' Belki de Mehmet Sancaktar ile gerçekten ilk tanışmamızdı. O ailesi ,kardeşleri için her şeyi yapabilecek bir abi,dost , baba..Merakla bekliyorum hikayeni Mehmet Sancaktar.

     Sayfa 421 :Uzun zamandan sonra ilk kez kahkaha attım."Bu arada erkek çocuk istiyorum.Kız sayısı benim kaldıramayacağım kadar fazla oldu." Eşşek yaa camlar bile etki etmedi. Maşallah aynı performans yerinde :)

     Sayfa 445 : Belki de yaşananların gerçekten sonuydu artık. Ben demiştim demi en başta. Her şeyin suçlusu Onur hayvanı diye. Haklıymışım. Ölseydi keşke. Yaptıkları,yaptırdıkları yenilir yutulur cinsten değil. Düşündükçe deli oluyorum.Onca yaşanan şey , çekilen acının sebebi bir psikopat...

     Sayfa 458 : "Ben doğduğum  gün , ölüm ve keder getirdim.O yüzden sonradan pişman olacağın sözleri söylemeden önce iyi düşün."  Ahmet ve Sena'nın son ayrılıkları. Ahmet öyle çaresiz gözüktü ki burada gözüme. Sevilmeye muhtaç ve deli gibi seven Ahmet Sancaktar. 

     Sayfa 459 : Sena'nın ailesini yaşadıkları bir ailenin başına gelebilecek en acı olay. Çünkü bence en kötü acı evlat acısıdır ki onlar bunu en acı şekilde tatmışlar.

     Sayfa 473 : Allah'ım o heykelin ne olduğunu deli gibi merak etmiştim. Gözlerimde yaşlarla okudum. Ahmet yine Ahmet'liğini yapmıştı.Öylesine güzel bir hediyeydi ki bu. Zaten Sena da sonunda farkına vardı.

     Sayfa 487 : Buraları okurken bir yandan ağlıyor bir yandan da gülüyordum.İçimden horon tepmek de geliyordu. Kısacası valla karmakarışıktı duygularım.Sonunda gerçek anlamda vuslata ermişlerdi. 

     Sayfa 488 : "Sen hayal kur ve onları gerçekleştirme işini bana bırak." Bu cümle zaten her şeyi özeti değil mi ? Çekilen acıların ,yapılan hataların ve ebedi mutluluğun.. :)

     Sayfa 489 : Bundan sonrası ise rüya gibiydi .Daha doğrusu bir rüyanın başlangıcıydı... :) Ahmet Sancaktar ve Sena Tekin'in mutlu sonunun başlangıcıydı :D



         Tekrar merhaba :)


    İlk defa böyle sayfa sayfa yorumlama yaptım ki bu kitabın hak ettiği de buydu. Meral abla artık söyleyecek kelimem kalmadı.Yağız , Doruk ve Ahmet her birisi de birbirinden harikaydı. Yolum Aşka Düştü ise benim belki de aralıksız ağladığım ve güldüğüm nadir kitaplardan. Eline ,kalemine , yüreğine sağlık..

    İyi ki bir tesadüf sonucu yolum seninle ve kitaplarınla kesişmiş. Teşekkür ederim böyle bir eser için. :D


     Eveeeet , eğer hala Yolum Aşka Düştü'yü okumamak gibi bir hatanın içerisindeyseniz rica ediyorum daha fazla vakit kaybetmeyin . Böylesine eşşiz bir kitabı tavsiye etmek bir onur benim için. 

     Yolunuz aşk yolu , kalbiniz sevgi dolu olsun :D  SEVİLİYORSUNUZ :)





"Aşkı, aşk yapan uğruna verilen savaş,aşığa değer katansa aldığı yaralardır." 




 "AŞK BAZEN DE VAZGEÇMEKTİ."









 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder