Haftanın Filmi*leri

  • Guzaarish

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Kitap Yorumu * ÇİRKİN GÜZEL *



ÇİRKİN GÜZEL


       " Kusursuzu sevmek midir AŞK ? "



  "Merhabalar,


   Sıradaki kitabımız sevgili Aslıhan Akagöz'ün güzeller güzeli eseri. İlk bu hikayeyle tanışmam Facebook'daki sayfasında olmuştu. Birkaç defa görmüştüm 'Çağrı Çetinoğlu' ismini . Sonunda merakıma yenik düştüm ve okumaya başladım. İyi ki de o okumuşum, kesinlikle kaliteli bir kalem ve yapıtla tanışmış oldum.


      Ne yalan söyleyeyim en başında herkes gibi Çağrı'ya sinir oldum . Bu işte bir terslik var dedim. Melike'nin masum ve bir o kadar saf aşkına karşılık Çağrı'nın umursamazlığı beni çileden çıkardı.Yer yer Melike'ye de kızdım. 'Aşk insanın gözünü bu kadar kör edebilir mi.*' sorusunu kendime defalarca sordum. 

     Sonra ansızın Melike'nin kendince masalsı dünyası bozuldu . Rüya sandığı şeyin bir kabustan ibaret olduğunu öğrendi. Kilosunu başlı başına bir sorun olarak görüp kendince intikam almak istedi. Ama aşk buna izin vermedi. Melike rüyasından uyandıktan sonra eski Melike olmaktan sıyrıldı. Daha güçlü , kendinden emin ve hala aşık bir kadın vardı artık karşımızda. Ben şahsen yeni Melike'yi daha çok sevdim. 
     
    Çağrı da kendi iç hesaplaşmalarıyla baş başa kaldı Melike'den sonra. Bir amaç için evlendiği karısına karşı duyduğu hislerin değerini fark etti ama geç kalmıştı. Genç adam sevdiği kadının canını yaktığı için gitmeyi seçti . Ama ona bıraktığı mektup her okuyuşumda içimi acıtıyor ve beni ağlatıyor. O mektubu okurken küçük Çağrı canlanıyor gözümde ve yaptığı her şey siliniveriyor aklımdan. 

    Evet arkadaşlar bahsettiğim mektupla birinci kitap sonlanıyor. Ben ikinci kitapta var olacak olayları az çok biliyor olsam da yine de heyecanla ve merakla beklemiştim ikinci kitabı. Sonra ikinci kitap çıktı ve zaman kaybetmeden kavuştum Çağrı ve Melike'me.

   İkinci kitapta kader onları yine bir araya getirdi. İlk kitapta aşklarının yaşadığı zorlukları okuduğumuz çiftimizin güzel ve özel aşkını doya doya bu kitapta okuduk.Ayrı kalamayacaklarını fark ettikten sonra bir araya geldiklerinde derinden bir ohhhh çektiğim doğrudur :) Sanki ben sevdiğim adamla kavuşmuş gibi mutlu olduğumu söylesem yalan olmaz :)

    Sözde her şeye en baştan başlayacaklardı ama hasret bu kolay mı :)) Flört , sevgililik , nişan ve evlilik . Melike'nin şartlarıydı ama Allah aşkına karşınızda bir adet Çağrı Çetinoğlu varken ondan ne kadar uzak kalabilirsiniz? Zaten bizim kız da kalamadı. Her şeye , yaşadıkları her olaya , zorluğa rağmen aşkları galip geldi ve muratlarına erdiler... Çağrı'nın üstün çabalarıyla da ailelerinin yeni üyeleri hayatlarına katıldı.Bizim için mutlu sondu ama onlar için yepyeni bir başlangıçtı..


    Buraya kadar sadece ana karakterlerimizden bahsettim. Ama kitabımız ana karakterleri kadar yan karakterleriyle farklı bir tat yaratıyor okuyanda. Sinem ve Mehmet'in konuşmaları ve aşkları okumaktan zevk aldığım diğer bölümlerdi. Mehmet'i bir başka sevdiğim gerçeğini buraya not düşüyorum. Sinem ve Çağrı'nın her atışması beni kahkahalarla güldürdü. Hele Sinem'in Tuğba'yı kullanarak nikahta kapıyı tutturduğu sahnede gülmek fiili az kaldı. Bizim küçük fındık faresi de anlıyor yakışıklıdan. Beş öpücük az mı ?? :D :D Gökhan ile Buse , Vedat ile Ayça, Selçuk ile Miray ...  Her birinin olduğu sahneleri severek okudum.. 

     Sevgili yazarım böylesine güzel bir hikayeyi kalem aldığın için teşekkür ederim. Okuyanların pişman olmayacağı , defalarca okuduğum ve her seferinde bir öncekinden farklı zevk aldığım bir kitap. Kalemine , yüreğine sağlık. Nice kitaplarında buluşmak dileğiyle. İlham meleklerin bol olsun :D :D


     Çağrı Çetinoğlu'na aşık olacağınızın garantisini veriyorum sizlere.... 

     İyi okumalar.




    "Seni ömrümün sonuna kadar beklerim. Bu zamana kadar nasıl beklediysem , bir o kadar daha beklerim. Yeter ki sen bana gelmekten hiç vazgeçme."



     "Sen beni çok daha fazla sevmeseydin , tüm hatalarıma rağmen affetmeyi seçmez,yıllar sonra o ilk  adımı atmazdın."



    

9 Mayıs 2015 Cumartesi

*Kitap Yorumu* ALİ'M *

  ALİM

"Lan Eros seni bir bulayım kendime aşık etmezsem tükür yüzüme ! "

    "Merhabalar,

     İlk yorumumu Işıl Parlakyıldız'ın Ali'm adlı kitabına yapmak istiyorum.Kaç kere okuduğumu artık saymayı bıraktım.Burayı yeni açtığım için yorum geç kaldı.Ben Ali'm 'in yollarını çıkmadan aylar öncesinden gözlemlemeye başladım. Duygu'yu (ona dair yorum da yapılacak..) binbir çeşit hisle okurken favori karakterim ne Sado ne de Laz Bekir'di. Ali'yi resmen ilk sahnesinden benimsemiştim. Sonra kitap bitti.Duygu olduğu için ayrıntıya girmiyorum. Gelelim Ali'm 'e . Duygu , bittikten sonra dört gözle Alim'i beklemeye başladım.İlk elime aldığımdaki heyecanımı, mutluluğumu anlatabilecek kelimeleri bulmak çok zor benim için. Duygu'da büyülendiğim Işıl Parlakyıldız  kalemi yine 'ben buradayım' diyordu adeta.Karakterler hem bizdendi hem bizden de bir o kadar uzaktı.

    Alim okumak, Ali olmaktı benim için.Onun hisleri ,tepkileri bende var oluyordu adeta.Alim ile ağladım , Alim ile kahkahalar attım. Alim ile küfürler ettim.

      Yaşı büyüktü belki ama hala çocuktu içinde bir yerleri. Annesini o balık tezgahında kaybeden küçücük bir çocuktu. Bazı cümleleri yüreğimde öyle bir yere dokunuyordu ki. Hiç kapanmayan yarası hep bende kanadı sanki. Sakladığı gözyaşları bende aktı. Ben sevdim onun yerine.

       Aklı havada, hovarda gözüken bu genç adam acılarını böyle saklıyordu. Sevdiği gibi seviliyordu. Duygu'su , Sado'su ve Bekir'i vardı. Ama sonra bir anda Aslı geldi ve biricik adamımın hayatını resmen tepetaklak etti. Aslı da aynı Alim gibiydi ...

        Her yerde,herkese söylediğim şeyi burada da tekrarlıyorum. Delice kıskandım Aslı'yı. Hala da kıskanıyorum. Böyle bir adam tarafından seviliyor daha ne olsun?

        Sevmenin, sevilmenin ,dostluğun, aile kavramının böylesine güzel , bizden işlendiği bu kitabı okumayan ayıp eder arkadaş.Işıl Parlakyıldız nam-ı diğer Cano ablam, yazarım döktürmüş her zamanki gibi. Kelimeleri konuşturmuş dersem hafif kalır.Asla abartı olmaz.

          Sıcacık, içten , kalpten bir hikaye okumak istiyorsanız doğru adrestesiniz. Ali Aral'ın  , Alim'in hikayesi sizleri bekliyor. Pişman olmayacağınızı garanti  ediyorum. Tabii önce Duygu'yu okuyup yaşamanız gerek.

          Şiddetle , özenle tavsiye ediyorum.Defalarca okuduğum ve defalarca okuyacağım biricik kitabımdan alıntıyla sonlandırıyorum yorumumu.


SEVİLİYORSUNUZ...


    "Yetmiyor seni seviyorum demek anladın mı ! Ben senin istediğin gibi sevmeyi beceremem. Sen yanımdayken bile sana duyduğum hasreti hiç bilmeyeceksin belki. Sen benimsin Aslı! Buna .. bana alışsan iyi olur! Sen istesen de istemesen de hayatın benimle son bulacak , bunu o güzel kafana sok!"


     -Tek bildiğim mutluydum ve hayatım merhametim dediğim Çirkin'im , vicdanım dediğim  annem ve ömrüm dediğim Aslı'nın arkasından koşmakla geçecekti.

      -Duygu'ya can , Bekir'e kan , Sado'ya  yıkılmayan duvar olan Alim'izin hikayesi...




HERCAİ ARZULARIN EBEDİ AŞKA DÖNÜŞTÜĞÜ "BİR TÜRK MASALI" DAHA...



NOT: Işıl Ablacım ciddi meraklardayım aylardır. Duygu'dan beri kafamı kurcalayıp duruyor. Alim ve Aslı'nın nişanının gecesinde yaşananlar (!) yok. Gözden kaçırıyor olamam. Meraktan çatlayacağım galiba.Acaba aydınlanmam mümkün mü? Alim'in olduğu her sahne mutluluk bana malum :D